top of page

BAĞLANMA ÜZERİNE...


Günümüzde bir çok yazıda, paylaşımda hatta çeşitli sohbetlerde duyuyoruz “bağlanma” terimini ancak ne olduğunu ne kadar biliyoruz… Haydi birlikte bir bakalım:


Ebeveynler ve çocuklar arasında özel bir ilişki vardır. Bowlby bağlanma terimini kullanmış ve bunu “insanlar arasında kalıcı psikolojik bağ” olarak tanımlamış ve anne-çocuk ilişkisinin çocuğun yaşamı üzerinde çok büyük bir etkisi olduğuna inanmıştır (Bowlby, 1969). Öyle ki, yaşam boyu esenlik veya sıkıntı sağlayabilecek bir dış rahimmiş gibi ilişkilerin kalitesini, iş performansını ve psikolojik durumunu etkiler. Geçmişte birçok kaynakta “anne-bebek” diye bahsedilen bu ilişkiyi günümüzde gelişim psikologları “bakım veren ve bebek” olarak yorumlamayı doğru buluyor. Çünkü modern yaşamda bebeklere sadece anneleri bakmıyor. Kimi zaman aile büyüğü, kimi zaman yardımcı, kimi zaman ki -ne mutlu- babalar bebeklerin bakım vereni olabiliyor. Bu dönemde kurulan sağlıklı ilişki önce çocukluğu, sonrada yetişkinliği oldukça önemli noktalarda besliyor… Bağlanmadan bahsederken aslında sadece bakım veren ve çocuk ilişkisinden bahsetmiyoruz. Bağlanma hem bakım verenle hem ebeveynlerle ilişkiyi etkilediği gibi çocuğun çevreyi güvenli bir şekilde keşfetme yeteneğini de belirler.


Güvenli bağlanan çocuklar, bakım verenlerin güvenli bir üs olarak görürler ve çevrelerini keşfedecek ve yeni bağlantılar kuracak kadar kendilerine güvenirler. Bağlanma figürü, çocuğun stresini sesiyle, dokunuşuyla ya da sadece varlığıyla devre dışı bırakabilir (Bowlby, 1982). Bu nedenle bir den fazla kişi ile güvenli bağlanması günümüz gelişim psikologlarının önerdiği bir durumdur. Güvensiz bağlanan çocuklarda ise bakım verenin yokluğu gibi stresli durumlara tahammül güçken, bakım verenin yakının da olsa bile çocuk huzursuz ve huysuz hale gelir (Ainsworth, 1967). Güvenli bağlanan çocuklar, bağlanma figürüyle sıcak ve samimi bir ilişki kurarlar, hatalarıyla kabul edildikleri anlayışını oluştururlar ve bir yetişkin olarak benliklerinin hem güçlü hem de zayıf yönlerini keşfedecek kadar özgüvenli hissederler (Cassidy, 1988).


Araştırmalara göre, güvenli bağlanan yetişkinler genel olarak daha iyi bir refah tablosu çizer. Güvensiz bağlanan yetişkinlerle karşılaştırıldığında, daha sağlıklı ilişkilere sahip olma eğilimindedirler, depresyon, anksiyete yaşama olasılıkları daha düşüktür ve soğuk algınlığı veya grip kaptığını bildirme olasılıkları daha düşüktür (Hazan ve Shaver, 1990). Güvensiz bağlanan yetişkinlerin aksine, performansları veya başkaları tarafından sevilip sevilmedikleri konusunda endişelenmek yerine, yakınlarının güvenilir ve ihtiyaç duyduklarında müsait olduklarına, ilişkilerinden daha memnun olduklarına ve işlerine odaklanmada daha iyi olduklarına inanma eğilimindedirler.


Yazar: Uzm. Kln. Psk. Ebru İPEK

Editör: Uzm. Kln. Psk. Eda ÖZTÜRK BELET



241 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

コメント


bottom of page