Okul, çocuğun aile ortamından çıktığı ve yaşama dair algılarının şekillendiği önemli bir ortamdır. İyi bir okul yaşamı çocuğa zihinsel, sosyal, duygusal ve fiziksel becerilerini geliştirebileceği elverişli bir zemin hazırlar. Okuma ve yazma becerileri edinme, arkadaşlık ilişkileri kurma, başarı ve yetkinlik duyguları kazanma, başarısızlık duygusuyla baş etme, ince ve kaba motor becerilerini geliştirme okul yaşamının sağladığı kazanımları oluşturur.
Okul yaşamına adım atan çocuk kazandığı yeni bilgi ve beceriler sayesinde yetkinlik hissi kazanırken sağlıklı bir özgüvene de sahip olur. Öğrencilik rolü kimliğinin bir parçası haline gelir; kendini tanıtırken başarılı olduğu dersler, keyif aldığı sanat ve spor alanları önemli bir yer tutar. Kendine en uygun tanımı yapabilmek için ebeveynlerin ve öğretmenlerin rehberliğine, geribildirim ve yönlendirmelerine ihtiyaç duyar. Ebeveynlerinden ve öğretmenlerinden gerekli ilgi ve desteği gören çocuk yetkinlik ve sorumluluk duygularına sahip olurken gerekli ilgi ve desteği göremeyen çocukta yetersizlik ve başarısızlık düşünceleri, kaygı, korku ve karamsarlık duyguları söz konusu olabilir.
Okul öncesi eğitim süreci çocuğun öğrenme ve keşfetme ihtiyacını oyun yoluyla karşıladığı bir ortamdır. Bu dönemde oyuncaklar, bireysel ya da etkileşime dayalı oyunlar çocuğun temel öğrenme materyalleridir. Çocuktan birçok görevi yerine getirmesi beklenen 1. sınıf ortamı ise anaokulu ve kreş ortamından farklıdır. Oyun ve oyuncaklardan ders ortamına geçiş birçok çocuk için zorlayıcı olabilir ve adaptasyon süreci gerektirebilir. İlk kez deneyimleyeceği bu süreçte ortamın farklı oluşu, ödev sorumlulukları, anne ve babadan ayrı kalma çocuğun korku ve kaygı yaşamasına, okula gitmede direnç göstermesine ve isteksizliğe sebep olabilir. Anne babanın ve öğretmenlerin bu süreçte çocuğa gerekli duygusal desteği vermesi ve uygun ortamı sunması gerekir. Çocuğun sorumluluklarının yanında öğrenmeyi pekiştireceği oyun ortamına olan ihtiyacını göz ardı etmemek, ödev ve oyun arasında bir denge kurmak elverişli ortam sağlamak açısından büyük önem taşır. Buna ek olarak, aile ve okul arasında sağlıklı iletişim kurulması, anne babanın ve öğretmenin çocuğa yönelik gözlemlerini paylaştığı, olası sorunları anlama ve çözüm bulmada iş birliğine gidilen bir ortamın sağlanması da çocuğun adaptasyon sürecinde yol göstericidir.
İlkokul eğitimine başlayacak çocuk için oyun ortamından ders ortamına geçişi kolaylaştırmak adına yapılabilecekleri şu şekilde özetleyebiliriz:
Okul yaşamıyla birlikte değişecek günlük rutini, derslerin başlama ve bitiş saati, gün içinde yapacakları konusunda çocuğunuza ön bilgi verin. Çocuğun önceden kestiremediği, belirsiz durumlar daha çok kaygı ve korku yaşamasına sebep olurken sınıf ortamında neler yapıldığı konusunda bilgi sahibi olması korku ve kaygısını azaltır.
Her çocuğun okula başlarken benzer korku ve kaygıları yaşayabileceğini ifade edin. Okul hakkındaki duygu ve düşüncelerini paylaşması konusunda çocuğunuzu teşvik edin. Kendi okul deneyimlerinizi paylaşmak çocuğunuzun da kendi duygu, düşünce ve beklentilerini ifade etmesini, korku ve kaygılarının azalmasını sağlar.
Çocuğun birlikte olacağı öğretmen ve arkadaşları ile önceden tanışmasını ve iletişim kurmasını sağlayın. Okulun dersler başlamadan önce düzenlediği oryantasyon sürecine katılmak bu noktada kolaylık sağlayabilir.
Evden ve ebeveynlerinden ayrılmada kaygılanan çocuğun okulda yaşadığı stres anında öğretmeni aracılığıyla anne ve babasıyla iletişime geçebileceği bilgisine sahip olması önemlidir. Anne ve babasının gerekli durumlarda yanında olacağını bilmek çocuğun korku ve kaygısının azalmasını sağlar.
Çocuk okul sonrasında yerine getirmesi gereken ödevleri konusunda isteksiz davranabilir, direnç gösterebilir. Çocuğun oyun ve aktivite ihtiyacı göz önünde bulundurularak bir denge kurulması, çocuğa seçenek sunulması çatışmaların çözülmesine yardımcı olur.
Çocuğun okul yaşamına attığı adım ebeveynler ve ailenin diğer üyeleri için de stres yaşamaya sebep olabilir. Okul ortamına uyum sağlama çocuk için olduğu kadar anne ve baba için de sorumluluk almayı ve çaba sarfetmeyi gerektirir. Yaşanan sorunlar karşısında çözüme ulaşılamadığı durumlarda bir uzman desteğine başvurmak bu süreci sağlıklı bir şekilde yönetmek açısından önemlidir.
Özlem KELLE BÖREKCİ
Comments